Wednesday, December 25, 2019




KOLEKSİYONER
Hiç bitmeyecekti çocukluk, okul yılları, mutlu , mutsuz ilişkiler.
Diş ağrısı hafifleyecek, dizler kabuk tutmayacak, korkular yersiz olacak sonsuz olmayacağını hayal edemeden umulan büyük insan yaşlarında.
Gelecek bulutlu, rüzgarlı eski Boğaz günlerinin hayata aksetmesiydi; bazen puslu bazen yağmurlu. Ama gök gürlemedi o yaşamlarda.


Bisikletle, maharetle manevra edilerek dolaşılan patikalar, karıncaların beslenme yolları gibi uzayacaktı kıvrım, kıvrım. Boyutlarına göre büyüyen kamyonların dev direksiyonlarında oturacak, boğalardan korkmayacak ve gene de renkli yılanlarla arkadaşlık yapabilecektim.


Karınca, akrep, kene düşünmeden aralarında gezilen çalılıklar, yararak geçilen ve sonra ezerek üstlerine yatılan ot ormanları hep olacaktı.
Şam fıstık ve limonata eşliğinde okunan çizgi romanlar kahramanlık hikayeleri ve eski zaman silahşörlerinın entrikaları ile maceraperestlerin kendilerini ve cinayetleri çözmeleri, ve gizemlerle bezenmiş dünya seyahatleri, kahramanlar değişerek sayıca artacak ve mutluluğun tanımı olmaktan çıkmayacaklardı.
Sevmek için sevilmek gerekli değildi. Meleklerin, yamyamların,  kaşiflerin cinsellikle ilgileri yoktu. Acı çekmek , fakir olmak sergüzeşt idi. Kitaplardan okunup dağarcığa atılan zaman içinde zorunlu dinleyicileri etkilemek için kullanılırlardı.


Mizah ise gülmeyi, güldürmeyi, insan tanımayı öğrenmek için titizlikle öğrenilmesi gerekli bir aygıt. Kelime oyunları, görüntü oyunları, insanların birbirleriyle oyunları o yıllarda sorgulanıp acemice algılanıp uygulandılar.
Ve, az imkanlarla yokluğu çokluk yapma çabasıyla  yarını kavrayamayarak edinilen maddi, manevi, fikirsel birikimler;  kanıksanmadan toplanan, toplanan, toplanan, meğerse yaşı olmayan, istikbali olmayan koleksiyonlar dördüncü boyut yolculuğunda sırtımdaki heybede.


Ahmet Cafer Çelebiler  ​14 Ağustos 2017

No comments:

Post a Comment