Işık kırılmalarının yaşamları şekillendirdiği
çok küçük yaşlarda,
belki de renk algılamalarından once fark edilir.
Şekli şemayili değişen amca, teyze ve olmayan akrabalar göz merceklerinde
(kendilerinin ve gözlemleyen çocuğun)
kırılan ışınlarla görüldüklerinde isteğe gore (kimin?)
sempatik veya korkunç olabilirler.
Işık kırılmalarına dikkat eden adam da, aynaya bakmasa bile değişebileceğine, değişiklik kazanabileceğine inanır.
Gerçek, ışınlarda ve kırılmalarında değil, insandadır.
Işıklar kırılır, insan kırılmaz.
“Çekilen Polaroid, kalitesiz resim yaşamın resmidir,
kişinin olduğu kadar,”
derdik çok yıllar önce.
Şimdi ise Polaroid hayatların yerini photoshop hayatlar aldı.
Ama ışınlar hala kendi başlarına kırılırlar.
İnsanlar da kırıldıklarını sanarlar,
ekran estetiğinin vücüt estetiği ile yoğun rekabetinin yaşadığı yirmibirinci yüzyılda.
Ahmet C. Çelebiler
Ağustos, 2009
insanlar da kırılırlar; nasıl ışıklar içinden geçtikleri, üstüne düştükleri cisimlerle kırılırlarsa, insanlarda yaşadıkları hayatla; sürtündükleri, yamacından geçtikleri tüm cisimlerin etkisiyle kırılır maskeler takarlar.
ReplyDelete