DİKDAKA (Mustafa Özkan)
Çocuklar ile yaşlılar kanıksar en üzücü olayları. Mevsimler yaşlandıkça çöken hüzün ise iki insan türünde de hissedilir.
Altmış gibi yıl önceki harman yerinin tozunu, Süleyman Ağanın korkusunu, Haşim Paşaların oradaki futbol sahasını ve bir gün yok olan Yavuz’u daha çok anımsıyorum şimdi; çok da beğenmediğim o hisleri istemeden hissederek.
Her şey, her yer değişti. Dikdaka, bana belki de okuma zevkini aşılamakta amcamdan daha etkili, kadife sesli, hep gülen yüzünde mahzun bakışları olan Dikdaka, o günleri her günlere taşıyor. Şimdi seksen yaşlarına yakın olmalı. Son görüştüğümüzde eski günlerden bahsetmedik. Onun gözündeki çocuğun eski günleri olurmuymuş? Yeni günleri de azalan iki adam oturup sevgiyle bakıştık sadece.
Ahmet C. Çelebiler
Eylül, 2006
No comments:
Post a Comment